Sinir krizinin eşiğindeki kadınlar…
Sıradan kadınları oynayan kadınlar/adamlar…
Renk renk kadınlar…
Hastane yatağında tecavüz edilen kadınlar...
Güçlü, her şeye rağmen güçlü kadınlar…
Pamuk ipliğinde yürüyen kadınlar…
Aşık olunca engel tanımayan kadınlar…
Gözümü kapatsalar, salona TV koltuğuma oturtsalar, DVD ye film taksalar, gözümü açsalar, hadi seyret, sonra da bu filmin yönetmeni kim bil bakalım? deseler, üçüncü dakikada yüzde yüz doğru bilebileceğim üç beş yönetmenden biridir Pedro Almodovar… Hayat hikayesi de son derece ilginç bu yönetmenin, filmlerini severseniz, bundan sonra işiniz zor demektir. Aynı tadı almak için uzun süre bekleyeceksiniz demektir.
Sindirmesi çok zor yaşamlar ancak Almodovar anlatıyorsa sindirilebilir. Tıpkı en iyi senaryo Oscar’ını almış en son filmi Kırık Kucaklaşmalar’da olduğu gibi.
Filmde her renk var; kırmızı, pembe, mavi, sarı, yeşil, turuncu…
Sıradan bir senaryo, müthiş bir film.
Yaşlı patronun aşık olduğu güzel bir sekreter(her zamanki gibi Penelope Cruz), mecbur kalır ve onunla yaşamaya başlar. Bu arada esas sevdiği adam ise bir yönetmendir. Aşkına karşı koyamaz, ikili bir delilik yaşar. Konuyu böyle özetleyince sıradan bir hikaye ama kesinlikle yanıltmasın, çünkü yönetmen Almodovar…
Yaşadıklarımız, tecrübelerimiz, tanık olduklarımız, anlatılanlar ya da duyduklarımız beni artık hiçbir olay(hikaye) karşısında şaşırtmıyor. Eee, ne olmuş, olabilir! modundayım sürekli. Hele ki bu müthiş adamın filmlerini seyrettikten sonra, açım gittikçe genişliyor. Açıldıkça, açılıyor…
Filmde;
Kör yönetmen, her şeye rağmen filmini tamamlıyor,
Her ne kadar kör de olsan, film bitirilmeli…
Sekreter, kırık da olsa aşığıyla kucaklaşıyor,
Aşk öldü! Nasıl bilirdiniz?
Törpülüyor Almodovar sağımızı, solumuzu, tüm sabit fikirlerimizi;
Hayat bu dedirtiyor, hayatta her şey olabilir…
Seyredin;
Varsa kırıklıklarınız, bir veda busesi kondurun gururunuza, inadınıza; bir an evvel kucaklaşın onlarla…
Comments