İhsan Oktay Anar şöyle bir yazar; ya çok seversiniz ya da on beşinci sayfadan ileri gidemezsiniz. Romanlarını sevmek için bir kere kesinlikle hayal gücünüzün iyi çalışıyor olması gerekir; yoksa olmaz. Onun kahramanlarını herkes sindiremez, anlayamaz ve anlatamaz. Ancak Anar sevenleri de muhteşem bir yolculuğa çıkarır her romanında.
Her insanın kendine has hayalleri vardır; İhsan Oktay Anar'ın yeni kitabını beklemek de sevenleri için her seferinde bir hayale kavuşmadır. Galiz Kahraman, baş kahraman İdris Amil Efendi'nin çocukluğundan başlayarak gençlik döneminde yaşadığı olayları anlatıyor. Ama ne olaylar... Bir de antikahraman var ve Anar farkını biraz da burada hissettiriyor. Kasımpaşa'da doğuyor İdris Amil Efendi ve sünnetli olarak hayata gözlerini açıyor. Enteresan bir çocukluktan sonra hayatta ne yapmak istediğine dair birbirinden farklı seçeneklerin arasında ilerliyor. Artist olmak istiyor köfte satarken; yazar olmak istiyor garsonluk yapıyor falan. Bir de Mualla var, tutkulu bir aşkla sevdiği. Aslında pek çok kahraman var romanda; Muhtar, Dilara,Remiz, Remziye...İskender var mesela başlı başına bir roman kahramanı diyebileceğimiz türden. Bir de Efkan Bakara var ki... Gamsız olmak lazım biraz dünyada dedirtiyor İdris Amil insana sayfalarda ilerlerken. Hele bir de hafif üst zekaya sahipsen ya da zekanı kullanabilecek aklın varsa gelme keyfine. Hiçbir zorluğun altında ezilmezsin. “On tört ayar insan, on sekiz ayar hırsız, yigirmi tört ayar namussuz ruhuna sahip, som bir süprüntü” olur çıkarsın ya da! Bir eşine daha rastlayamayacağınız bir kahramanımız var bu macerada gözümüzün önünde, aklımızın içinde.İlle her kelimeyi anlayacağım diye endişelenmeden okuyunca çok daha keyifli oluyor, ben sözlük yanımda okuyorum mesela hep Anar'ı, siz bilirsiniz. Fark etmez. Denemediyseniz deneyin...Onun düşünde, onun kelimeleri ile yaşamak o kadar heyecanlı ki...
Comentários