Elindeki kitabı bitirmeden, O yenisini yazsın diye yavaş yavaş okursun ya bazı yazarları. İşte İhsan Oktay Anar da bunlardan biri. Bazı cümlelerini katiyen anlamıyorum. Sözlüğü açıyorum bazen, bazen boş ver şimdi, burayı da anlama diyorum. Durup durup geri dönüyorum. Not alıyorum. İçime sindiriyorum Onun o andaki duygularını. Ve her seferinde o son derece farklı çalışan beynine hayran oluyorum.
Yedinci Gün'ü de öyle okudum, bitti. Yetişemedi yine bana Anar.
Bol Osmanlıca, enfes yaratıcı ama az sorunlu kurgu, mühendislik ve sanat...
Kitabın kokusu bile başka.
Birleşince siz düşünün keyfi.
Tat damaktan gitmiyor.
Hangi kitabı okumalıyım diyenlere...
コメント