top of page
  • Yazarın fotoğrafıBiriz Aydinç öztüzemen

Broken Circle Breakdown

Artık orada olmayan bir şeyi görmek!

Sadece duymak istediğini duymak !

Gerçeklere tamamen sırt çevirmek!

Cama hızla çarpıp ölen bir kuşun artık yıldız olduğuna inanmak!

Artık yaşamayan bir yıldıza göz kırpmak...

İnsanı harekete geçiren durumlar vardır. Umursamadığı, ertelediği şeyler; Bir kulağından girip diğerinden çıkan sözler! Bir film seyreder ve kendine gelir. Neden şu ana kadar bekledim ki dedirtir.

Broken Circle Brakedown aynen ilk önce bende böyle bir etki yaptı.

Sevgili arkadaşım geçen akşam arayıp şu filmi seyret de bir konuşalım diyene kadar sadece Oscar adaylarında ismine rastladığım bir filmdi. Listenin önüne aldım ve seyrettim.

Çölde Kutup Ayısı'nın da yönetmeni Felix Van Groeningen başrolü Veerle Baetens ve Johan Heldenberg'e vermiş. Yönetmen ve Heldenberg dahil filmin 5 senaristi var.

Sinema gerçekten de büyülü bir güç. Aslında tüm sanat dalları öyle; Öylesine çıkarılan eserler değil çoğu. Bir amaca, bir geçmişe, bir görüşe, bir başkaldırıya hizmet veriyor.

Sanat güzel bir şey.Yıllar boyunca faşist yönetimlerin neden sanata karşı çıktıklarını ve toplum için sanatı tehlike olarak gördüklerini anlamak zor değil.

Uyuyanı, yok uyanmak isteyeni uyandırıyor...

Tabi sanatın başarı çizgisi var. Yaratılan karakterin eserin gerçek hissi vermesi önemli.

Broken Circle ustaca yaratılmış üç ana, birkaç yan karakterle oldukça gerçekçi hisler uyandırıyor. Belçika'nın Gent şehrinden bir hikaye bu. Alışık olduğumuz hikayelerden biri. Hüzünlü, acı veren, yaralayan, ağlatan bir hikaye.

Bir acı, bir kaybediş, bir çaresizlik Allah'a sığınmadan aşılır mı? Özet geç, filmi bir cümle ile anlat denildiğinde benim cümlem bu olur:

Elimiz sıyrıldığında bile Allah deyişimizin altında yatan nedir?

Filmde kadın karakter Allah'a inanıyor ve her fırsatta O'na sığınıyor. Baba ise ateist. Acısını bilim yolu ile, mantıkla dindirme çabasında. Ve müzikle...

Bu filme yarı müzikal demek yanlış olmaz. Nefis country tarzı şarkılar filmin en kritik sahnelerinde devreye giriyor.


Aslında hep biliyordum. Gerçek olmayacak kadar güzel olduğunu, uzun sürmeyeceğini. Hayatın böyle olmadığını, cömert davranmadığını. Birini sevmemelisin. Birine bağlanmamalısın. Hayat seni kıskanır. Elinden her şeyini alır ve yüzüne güler. Sana ihanet eder.

İki uç da tehlikeli. Körü körüne inanca bağlanmak da, sadece bilime yaslanmak da. Belki en iyi çözüm bu. Arafta olmak demeyelim ama hem aklı kullanmak hem de büyük güce yaradana inancı kaybetmemek...

Neden ben?

Bu dünyaya salıverilmemim nedeni ne?

Neden sınandığım şeyler hep de korktuklarım?








Ve aşkla başlayan ilişkiler nasıl da sağlam oluyor, 9 şiddetine dayanıklı binalar gibi. Altı sallandırsa da asla yıkamıyor!









Bir seyredin. Bir Darwin konuşması var sonlarda orayı iyi dinleyin. İnançlar uğruna seni kendince doğru şeyler yapmanı engelleyen bir sistemi nasıl da eleştiriyor baba bir bakın bakalım...

コメント


bottom of page