Bir Mektup: NİLGÜN MARMARA
Her gün daha fazla şey öğreniyorum.
İster gerçek, ister kurgu, tüm hikayeler deneyimimde bir eğitim. Beni başka dünyalara götürüyorlar ve kendi dünyama dair her seferinde farklı bir bakış açısı gösteriyorlar.
Beni yeniliyorlar.
Her insan bir labirentin içindedir. Zaman şimdiki zamandır. Labirentin içinde geçmiş ve gelecek diye bir şey yoktur. Ya da vardır ama bu seninle bağlantılıdır. Bazen geçmişin izinden yürürsün, farkına bile varmazsın. Bazen de bu yoldan geçmişsin gibi hissedersin ama bu bir ilktir. Aslında labirentin bir girişi olmadığı gibi çıkışı da yoktur. Kaçış yoktur.
İşte anlam, insanın içeride dönüp dururken yaptıklarındadır.
Ben Kimim?
Edebiyat dünyasının büyüsüne, ilk olarak yedi yaşımda, Gilbert Delahaye ve Marcel Marlier'in "Ayşegül'ün Maceraları" serisi ile, sinema dünyasının çekim alanına ise on yaşımda Alfred Hitchcock'un "Kuşlar" filmi ile kapıldım.
O günden itibaren, aşkın yıkıcılığına zıt; yapıcı, sınırları zorlayıcı, sarsıcı ve geliştirici süreciyle edebiyat ve sinema aşığı olarak yaşamımı sürdürmekteyim.
Dünya prömiyerini Toronto Uluslararası Kadın Filmleri Festivalinde yapan ilk filmim Yağmur Yağacak Gibi’yi, aynı adlı psikolojik romanımın üç sayfasından senaryolaştırarak çektim. Beni hayatta en rahatsız eden olguların başında acı geliyor. Acıyı görmüyor, görmek istemiyor ve sadece yargılıyoruz. Öncesini düşünmüyor, esas gerçeği, aslında çok da uzakta olmayan gerçeği görmek istemiyoruz. Ne yumurtayı yerken ne de eşini aldatan bir insanı yargılarken...Fark yok. Yargılarken aynaya bakmaktan imtina ediyoruz. İşte bu durum beni sanat yapmaya, kitap yazmaya ve film çekmeye yönlendirdi.
KISA FİLM
YAĞMUR YAĞACAK GİBİ
Senaryo & Yönetim & Yapım
Ödüller